Internet’in Markaları ve Internet Pazarlamacıları

Internet’te pazarlamanın nereye gittiğini anlayabilmek için aslında şu soruya cevap vermek işimizi kolaylaştıracaktır: Internet dendiğinde aklınıza hangi markalar geliyor? Yani Internet’le özdeşleşmiş markalar hangileri?

Belki sizin aklınızda farklı şeyler olabilir, ama ben size genelde ilk akla gelen markaları söyleyeyim (ülkemiz için konuşuyorum): Google, MSN (Hotmail), Facebook, YouTube, Blogger, MyNet, Yahoo, RapidShare, Gittigidiyor, Sahibinden, Hepsiburada, Wikipedia, Ekşi Sözlük ve daha yeni Twitter.

Birkaç marka daha eklenebilir ama sanırım en önemli ikonlar yerine oturdu.

Bu markalar neden önemli?
Çünkü Internet kullanımının çok büyük bir bölümü bu markaların sunduğu servislerle sağlanmakta. Çünkü Internet trafiğimizin, milyarlarca sayfa görüntülemenin, milyarlarca e-postanın aktığı noktalar bu markalar tarafından yönetiliyor. Yani Internet “rating”ini bu markalar kapıyor. Çünkü bu markalar, Internet’teki ticaretin büyük bir bölümünden sorumlu.

İşinin Uzmanı Devler
Bu markalara baktığımızda, aslında çok ilginç bir işbölümü görülmekte. Bir iki kesişme dışında çoğunun ana uzmanlık alanı, diğerlerden farklı. Örneğin, Google birçok servis sunmasına rağmen, stratejik olarak en büyük üstünlüğe sahip olduğu alan arama motoru olarak ortaya çıkmakta. Haydi her markayı şimdi ana üstünlük sağladığı servis/ürüne göre bir inceleyelim:

Google: Arama Motoru
MSN: Anında Mesajlaşma Servisleri
Hotmail: Web tabanlı e-posta servisi
Facebook: Sosyal İletişim
YouTube: Video Paylaşımı
Blogger: Bloglar
MyNet: Genel Portal
Yahoo: Web tabanlı e-posta servisi
RapidShare: Dosya Paylaşımı
GittiGidiyor: Açık Arttırma
Sahibinden: Küçük İlanlar
Hepsiburada: E-ticaret
Wikipedia: İçerik Paylaşımı
Ekşi Sözlük: İçerik Paylaşımı
Twitter: Mikro Bloglar

Kullanıcı neredeyse, Internet’te pazarlama da orada!
Internet’te pazarlamadan söz edebilmenin baş şartı, pazarlamayı gerçekleştirebileceğiniz kullanıcı veya ziyaretçilere sahip olmaktan geçmekte. Internet’te pazarlama yapmak isteyenlerinse, hangi kullanıcıların, nerelerde, ne şekilde vakit geçirdiğini, kullanıcıların bu sayılan markalarla ne şekilde bir ilişki içinde olduklarını bilebilmesi, en azından bu konuda tahmin yürütebilmesi gerekmekte. Bu dev markaların sunduğu farklı pazarlama olanaklarını/araçlarını bilmemiz gerekmekte. Böylece, pazarlama amaçlarınıza en uygun mecralarda, en uygun aktiviteleri planlama öngörüsüne sahip olabilir hale geliyoruz. Yukarıda bahsettiğim uzmanlaşma alanları, ilgili mecraların bize ne gibi imkanlar sunabileceğinin ipuçlarını vermekte.

Tek kanalla, Internet kullanıcılarının %30’una erişim!
Alexa verilerine göre, sadece Google, bir gün içinde global Internet kullanıcılarının %30’una erişebiliyor. YouTube ve Facebook’da bu rakam %20 civarında. Bu inanılmaz bir rakam. Düşünün, Google’da yaptığınız reklamlarla, eğer yeterli bütçeniz ve hedef kitleniz varsa, 1 gün içinde kullanıcıların %30’una erişebiliyorsunuz. Yani 1.6 milyar insanın %30’una; 480 milyon kişiye ulaşabilirsiniz (internetworldstats.com 2008 verilerine göre).

Yine Alexa verilerine göre, bu insanlar günlük ortalama olarak YouTube’da 27 dakika, Facebook’da 25 dakika süre geçiriyorlar. Bunun ortalama rakam olduğunu unutmayalım. Facebook’ta bir günde insanlar toplam 133 milyon saatlerini ekran başında geçiriyorlar, sadece tek bir gün içinde!

Kullanıcılar, etkileşimli olarak kullandıkları bu ortamlarda, ilgi alanlarına göre olarak yönlendirilecek pazarlama mesajlarına, geleneksel mecralardakinden çok daha büyük ilgi gösterme potansiyeline sahipler.

“Pazarlamacı” mısınız, yoksa “Internet Pazarlamacısı” mısınız?
İşte bu inanılmaz tablo, günümüzde Internet’te pazarlamanın ne kadar önemli olduğunu ortaya koymakta. Geleneksel mecralara uygun pazarlama yaklaşımları, Internet’te pazarlama stratejilerini ortaya koymamız için yeterli olmamakta. Aslında geleneksel pazarlama teorileriyle bir problemim yok, daha çok alışkanlıklardan bahsediyorum. Internet’te pazarlamayı başarılı şekilde gerçekleştirebilmek için, yukarıda bahsettiğim kullanıcı davranışlarını ve istatistiklerini bilmemiz gerekmekte, geçmiş alışkanlıklarımızdan sıyrılıp, ölçülebilir pazarlama yapmamızı sağlayan bu mecrayı daha iyi tanımaya çalışmamız ve sürekli takip etmemiz gerekmekte. Dolayısıyla, biraz “Internet Pazarlamacısı” olmamız gerekmekte :-).

Parçaları Birleştirmek!
Yukarıdaki veriler, Internet markalarını ve bu markaların pazarlama açısından bize sunduklarını potansiyeli göstermekte. Ancak, bu potansiyeli etkin değerlendirebilmemiz için, bir pazarlamacı olarak kendi hedef kitlemizi ne kadar iyi tanıdığımız daha çok önem kazanmakta. Yeni nesil müşterilerin algı alanına girebilmek, onların pazarlama mesajlarını en kolay alabilecekleri mecrayı belirlemek ve orada etkin şekilde yer almaktan geçiyor. Yani sizin potansiyel müşteriniz TV başında mı oturuyor, Facebook, YouTube, Blogger v.b.de mi vakit geçiriyor, yoksa hepsinin bir karmasını mı yapıyor. Bunu bilmeseniz bile, kabaca öngörüde bulunabilmeniz lazım.
Internet’te pazarlama, tabii ki genel pazarlama planımızın bir parçası olmalı, kurum stratejileri ve geleneksel pazarlama aktivitelerimizle uyum içinde olmalı, ancak, bu mecranın kendine özgü imkânlarının farkında olmalı ve gereklerini yerine getirmeliyiz.

Not: Bu yazı daha önce Natali Yeşilbahar’ın kişisel sitesinde yayınlanmıştır: http://www.nataliyesilbahar.com

İlgili Yazı:
Internet’te Pazarlama Mind Map’i

Internet’in Markaları ve Internet Pazarlamacıları” için 5 yorum

  1. Serdar Bey,
    Bahsettiğiniz markaların hepsi birer internet markası. Bence irdelenmesi gereken şey somut markaların internette ne derece pazarlamaya bulaştığı. Çünkü Facebook, Twitter gibi servislerin internet pazarlamacılığından başka neredeyse seçeneği yok. Oysa Mercedes, Nike gibi markaların interneti pazarlama açısından nasıl değerlendirdiği daha ilgi çekici olabilir.

    İnternet pazarlamacısı olma konusunda katılıyorum size. Artık geleneksel pazarlama kan kaybediyor. Facebook, Twitter, Google ne yapar ne eder… Nasıl birer araç olarak kullanılabilir.. Bunları bilmeden marketing konuşmak boş laftır.

  2. Merhaba Afşin Hanım,

    Yazımda bahsettiğim markaları Internet'i kullanmaları açısından değerlendirmedim zaten. Benim bahsettiğim, diğer daha geleneksel markaların, bu gibi Internet markalarını mecra olarak doğru kullanabilmelerinin önemini vurgulamaktı. Mesela, bahsettiğiniz gibi Nike; Google, Facebook v.b.'nin mecra olarak sunduğu pazarlama imkanlarını ne kadar kullanıyor acaba? Çünkü bu Internet markalarının her biri, pazarlama açısından (reklam, halkla ilişkiler) bir çok imkan sunmakta.

    Yorumunuz için teşekkürler.

  3. Merhaba,

    Yazıda yer alan bir paragraf dikkatimi çekti :

    "Alexa verilerine göre, sadece Google, bir gün içinde global Internet kullanıcılarının %30’una erişebiliyor. YouTube ve Facebook’da bu rakam %20 civarında. Bu inanılmaz bir rakam. Düşünün, Google’da yaptığınız reklamlarla, eğer yeterli bütçeniz ve hedef kitleniz varsa, 1 gün içinde kullanıcıların %30’una erişebiliyorsunuz. Yani 1.6 milyar insanın %30’una; 480 milyon kişiye ulaşabilirsiniz (internetworldstats.com 2008 verilerine göre)."

    Bu verilen rakamlar doğru olabilir. Büyük ihtimalle de doğrudur. Ancak bence bu noktada büyük bir yanlış yönlendirme söz konusu.

    "Google'a verilen reklam ile 480 milyon insana ulaşılması. "

    480 milyon kişiye ulaşan Google'ın kendisi. Google'â reklam veren bir firma ya da kişinin kendisi değil. Burada zannedersem, kullanıcı istatistiklerinden yola çıkılarak bir analiz elde edilmiş ancak bu analiz pek tabi ki realitede bu şekilde işlemeyecektir.

    Saygılarımla,
    Enis

  4. Merhaba Enis Bey,

    Yazımıda sadece mevcut potansiyeli vurgulamak istedim ve dünyadaki başka hiç bir tek markalı mecra bu çapta bir erişime sahip değildir, bence önemli olan da budur. Yoksa pratikte bunun her reklam veren için geçerli olması tabii ki mümkün değildir (bütçe ve hedef kitle sınırlamaları sebebiyle). Saygılar.

uğur için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir