Bir elinde toz, bir elinde ayna, umurunda mı dünya?


Geçtiğimiz günlerde, küresel ısınmanın etkilerinin iyice ortaya çıkması ile paniğe kapılan ülke yöneticilerine, ABD’li bilim adamalarından da iki muhteşem öneri geldi: Küresel ısınmanın etkilerini atmosfere toz serperek ve uzaya ayna yerleştirerek önleyelim!

Hollywood sunar!
ABD’li bilim adamlarının çalışmalarına saygı duymama, ve bu önerilerin bir şekilde faydası olma ihtimalini yadsımamama rağmen, bu haberi duyduktan sonra, aslına ABD yönetimi ve kamuoyunun hala ne kadar aymazlık içerisinde olduğunu daha iyi anladım. Küresel ısınmanın temel rolünün insanların dünyamızı kirletmesi olduğu artık bilimsel olarak ıspatlanmışken, hala çözümü bir takım sinema filmi tarzı yöntemlerde aramak, tam da ABD’lilere yakışan bir tutum bence. Dünyadaki hemen hemen her ülke Kyoto Protokolü‘ne imza atarak bu konuda adımlar atarken, sadece ABD ve Avustralya’nın imza atmalarına rağmen, (çeşitli sebepler öne sürerek) bu konudaki gereklilikleri yerine getirmeyi reddettikleri görülmekte (Kyoto Protokolü’nün durum haritası için tıklayın). Kendilerine göre haklı sebepleri olsa bile, bu protokolün gereklerini yerine getirmeyerek, global karbondioksit salımında en büyük paya sahip olan bu iki ülke, dünya çapında bir çözüme ulaşılmasını engelleyen iki ülke olarak göz önünde durmaktalar.

Kısa vadeli çıkarlar, uzun vadeli çıkarlara karşı!
ABD ve Avustralya’nın temel tezi, Kyoto Protokolü sonucunda elde edilecek faydanın, kendi ekonomilerine vurulacak darbenin zararlarını karşılamaması. Ancak, görülen o ki, bu ülkelerin bahsedilen çıkarları koruma yaklaşımı, daha çok petrol şirketlerinin çıkarlarını korumak şeklinde tezahür etmekte. Bunun en güzel kanıtı, üyelerinin petrol şirketi Exxon’a yakınlığı ile bilinen “National Oceanic and Atmospheric Administration”un, insan aktivitesinin küresel ısınmaya ve sonucunda da daha güçlü kasırgalara sebep olduğunun tesbit edildiği bilimsel raporun yayınlanmasını engellemesi (Bunu bildirenin de uyduruk bir yer değil, saygın bilim dergisi Science olduğunu söylemekte fayda var sanırım). Böyle bir raporun ABD’de yayınlanması, belki çok fazla şeyi değiştirmeyecekti ama, kasırgalardan bıkmış ABD kamuoyunun biraz da olsa bu konuda dikkatinin çekileceği açık sanırım. İşte petrol şirketleri, bu ufak ihtimali bile gözardı etmeyerek, raporun yayınlanmasını engellemiş durumdalar.

Ben bu konularda uzman değilim, hatta belki yanlış veya eksik bilgi/görüşlere de sahibim. Ama kendince gelişmeleri takip eden bir dünyalı olarak, dünyanın bu konuda iyiye değil, kötü yöne doğru gittiğini görüyorum. Bunun nedeninin de, sadece kendisini dünyanın en gelişmiş ülkeleri olarak gören bir kaç ülkenin, kendi vatandaşlarının (sözde) çıkarlarını korumak amacıyla çözüm yollarını bloke etmesi olduğunu bilmek beni çok rahatsız ediyor.

Global ısınmanın sebebinin insan kaynaklı aktiviteler olduğu, onyıllardan beri bilimadamları tarafından ifade edilmekte. Sağduyuya sahip normal insanların zaten bu konuda çok da araştırma sonuçlarına ihtiyacı olduğunu zannetmiyorum.

Aklımızı başımıza almamız gerekmekte!
Tüm insanlığın, ama en çok da (sözde) gelişmiş ülkelerdeki insanların, poltikacı ve vatandaş olarak aklını başına alma zamanı geldi de, geçiyor. Tüketim çılgınlığı ve bağımlılığından kurtulmak gerekiyor, yavaşca da olsa.

Sizce global ısınmanın sebebi, nesli tükenen balıklar, besin zinciri kırılmak üzere olan okyanuslar mı? Yoksa, güney kutbunda, yaşama alanları tehdit altında olduğu için, soyu tükenme tehlikesi altında olan kutup ayısı mı? Yoksa, her hambugeri yediğimizde bir sürü plastik atık ile çevre kirliliğine katkıda bulunmaya devam eden biz insanlar mı? Ya da hala şehirlerimizde 5000cc ve 2 küsür tonluk araçlarımızla market alışverişine giden bizler mi?

Obeziteden kurtulmak çok kolay, sadece daha az yiyeceksiniz!
Aslında çözüm çok basit, ama aksiyona dönüştirmek çok zor. Aynı fazla yemek yediği için sürekli kilo olan, ama bir türlü sağlıklı beslenme alışkınlıklarına geri dönemeyen bir kişi gibi. Ne diyorsunuz, ABD’nin obezitesi acaba tüm dünyanın damarlarını tıkayarak, hepimizin birden nefessiz kalmasına mı sebep olacak sizce de?

Ben bunun olmasını ve çocuğumun daha kirli bir dünyada yaşamasını istemiyorum.

İlgili bağlantılar
Kyoto Protokolü tam metni
Kyoto Protokolü Wikipedia Sayfası

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir