Sentez Diyeti ile ilgili takip

Blogumun ilk günlerinde yazdığım “Sentez Diyeti Rezaleti” başlıklı yazımla ilgili olarak bir süredir beklemekteydim. İlgili yazıma (link), Taylan Kümeli adına Yalçın Kümeli tarafından verilen yanıta karşılık bir yorum yaptığımı göreceksiniz. Bu yorum, ayrıca Yalçın Kümeli’ye de e-posta yolu ile iletilmişti. Bu yorumumda da bazı sorular sormuştum. Tabii ki beklediğim gibi, bu sorulara aradan geçen 7 ay boyunca bir cevap alamadım. Üstelik, gördüğüm kadarı ile, benim bahsettiğim konularda hiç bir önlem almadılar. Söyledikleri tek şey, yeni baskılarda bu hataların düzeltileceğiydi.

Üstelik anlayamadığım başka bir konu daha var: Madem bu kitabın yazarı Taylan Kümeli, bana cevap veren kişi neden o değil? Neden onun adına Yalçın Kümeli açıklama yapıyor? Yorumu siz yapın.

Benim bildiğim tek şey var, bu kitap derleme/çeviri bir kitaptır ve Taylan Kümeli yazmış gibi piyasaya sunulmuştur. İlk baskılardaki hatalar, bunun böyle olduğunu çok açık şekilde göstermektedir. Ve bu hataların telafisi için, ilgili kişiler hiç bir şey yapmamışlardır.

Tag: , , ,

Renault.com.tr’ye: Otomobillerin resimlerini görmek istiyoruz!


Yeni Clio nasıl bir şeydir diye merak ediyorum ve renault.com.tr’ye giriyorum. İlgili bölüme ulaştığımda, genellikle otomobil sitelerinde yer alan ve detaylı fotoğrafların yer aldığı “Galeri” benzeri bir bölüm arıyorum. Ama sadece “Panoramik Görünüm” adında bir bölüm bulabiliyorum. Bu bölümde de, görüntüleme yapabilmeniz için bilgisayarınızda Quicktime yüklü olması gerekiyor. Kısacası, Quicktime’ınız yoksa, o modelin görüntüsüne ulaşamıyorsunuz.

Kendinizi otomobil alma kararı vermek üzere olan bir müşterinin yerine koyun. Bu müşteri muhtemelen, bayi bayi gezmeden önce alternatifleri ile ilgili Internet’te bir araştırma yapacak ve en çok beğendiği modellerle ilgili daha detaylı araştırmalara girişecektir. Mesela benim için, otomobilin kokpiti büyük önem taşımakta. Bu nedenle, ziyaret ettiğim sitelerde, otomobilin bu bölümünün yüksek çözünürlüklü fotoğrafını bulabilmeyi bekliyorum. Tabi herkes için farklı özellikler önem taşıyabilir. Bu nedenle de, otomobilin hem iç, hem de dışının detaylı fotoğraflarının sitede yer alması büyük önem taşımakta.

Ama siz dilerseniz, kullanıcıların (ve potansiyel müşterilerin) işlerini zorlaştırmak adına, en basit fotoğrafları bile göstermek için Quicktime yükletmeyi zorunlu tutabilirsiniz :-).

Ama eğer, kendinizi müşteri yerine koyarak işinizi yapar ve yaptırtırsanız, elde ettiğiniz sonuçlara siz de şaşıracaksınız.

Tag: , , ,

Kendi spor içeceğinizi, kendiniz yapın!


Düzenli spor yapanların en çok dikkat etmesi gereken konulardan biri de, spor esnasında sıvı alımı. Yaptığınız spora ve hava sıcaklığına göre değişen şekilde, vücudumuz spor esnasında önemli miktarda sıvı kaybetmekte. Bu kaybın, spor sırasında ve sonrasında tamamlanması, yaptığımız spor aktivitesinden tam fayda sağlamamızda önemli rol oynamakta. Bunu yapmadığınız taktirde, vücudunuzun elektrolit dengesi değişmekte, yorgunluk, kas ağrıları, baş ağrısı gibi problemlerle karşılaşma ihtimaliniz artmakta. Aşırı durumlarda, baygınlık bile söz konusu olabilmekte.

Kaybettiğimiz sıvı sadece su olmadığı ve vücuttaki bazı mineralleri de içerdiğinden, içtiğiniz şeyin de sadece su olmaması ve kaybedilen minerallleri de içermesi gerekmekte. Bu mineraller arasında sodyum ve potasyum başta geliyor. Peki bu sıvıyı nasıl tamamlayacaksınız? Bunun ilk yolu, piyasada bu amaçla satılan spor içeceklerini (isostar, powerade v.b. gibi) kullanmak. Özel olarak üretilen bu içecekler, aslında biraz pahalıya mal olmaktalar. Temelde şekerli su, biraz mineral ve esans içeren bu ürünlere bu kadar para harcamak bence anlamsız. Bunun yerine, çok daha ucuz ve hemen hemen aynı işi gören, aşağıdaki tariflere göre spor içeceğinizi yapabilirsiniz:

Isotonik tarif:
Bu tarif, vücudunuza hem mineral, hem de enerji takviyesi sağlar. Koşu ve yürüyüş gibi aerobik aktiviteler için uygundur.
1 ölçü saf portakal suyuna (cappy %100 veya Dimes %100 gibi hazır paketler olabilir, veya üşenmiyorsanız, portakal sıkın :-)), bir ölçü su ekleyip, soğutun. Yani yaklaşık olarak 30-45 dakikalık bir aktivite için, 500ml’lik bir pet şişenin yarısını portakal suyu ile doldurup, üzerini su ile tamamlayın.

Hipotonik tarif:
Bu tarif, daha çok mineral takviyesi amaçlıdır ve kilo vermeye çalıştığı için, fazla kalori almak istemeyenlerin tercih edebileceği bir seçenektir.
250ml saf portakal suyuna, 750ml su ve bir tutam tuz ekleyip, karıştırın ve soğutun.

Ne kadar ve ne zaman sıvı tüketmelisiniz?
Ortalama bir aerobik aktivitede, aktivitenin her 10-15 dakikası için 100-150ml sıvı tüketmeniz yeterli olacaktır. Yani yarım saatlik bir aktivite için 300 ile 500ml arasında sıvı tüketimi uygundur. Bunlar ortalama değer olup, egzersiz yoğunluğu ve terleme miktarınıza göre, kendiniz sıvı alım miktarını ayarlayabilirsiniz. Burada önemli kural, sıvı alımı için kendinizi susamış hissetmenizi beklememenizdir. Egzersiz esnasında susamak, vücudun çoktan fazla miktarda sıvı kaybettiğini ve sıvı alımında geç kaldığınızın bir göstergesidir. Ayrıca, egzersiz tamamlandıktan sonra da, yarım litrelik sıvı tüketimi, vücudunuzun kendine gelmesini hızlandıracaktır.

Neden sıvı alımı için sadece su kullanılamıyor?
Bunun nedeni, özellikle spor aktiviteleri esnasında, suyun tek başına yeterince hızlı şekilde kaybedilen sıvıyı tamamlayamamasıdır. Vücudumuzun kendi sıvısına daha yakın özellik taşıyan isotonik ve hipotonik sıvılar, kaybedilen sıvının yerini çok daha hızlı şekilde alırlar. Üstelik, su içmeniz durumunda, vücut tarafından kullanılamayan miktar, sizin tuvalet ihtiyacınızı daha çok tetikleyecektir.

ÖNEMLİ NOT: Marketlerde Enerji İçeceği adı altında satılan içeceklerin, burada bahsettiğim spor içecekleri ile ilgisi yoktur. Enerji içecekleri (Redbull v.b.), genelde yüksek miktarda kafein içerirler ve bu da, vücudunuzun daha fazla su kaybetmesine neden olan bir maddedir.

Tag: , , , , ,

Geo Türkiye

Senelerdir Almanca versiyonunu görüp, “keşke İngilizce’si olsa da okusak” dediğim bir dergiydi. Ama şimdi daha da iyisi oldu, Geo artık Türkçe olarak yayınlanıyor. İçerik kalitesi, sayfa düzeni ve etkileyici fotoğrafları ile Geo kendisini okutmayı başarıyor. Mutlaka denemenizi tavsiye ediyorum. Son dönemde içerik kalitesi ve sayfa düzeni açısından biraz sıkıcı hale gelen National Geographic’in de kendini yenilemek için Geo’dan ilham almasında fayda var.

Tag: , , ,

www.isbank.com


Biz pazarlama blogu yazanlar için ülkemizde sonsuz kaynak var. Bugün İş Bankası’nın web sitesine girmek için www.isbank.com adresini tarayıcımdan çağırınca, yukarıdaki görüntü ile karşılaştım. Okuyamazsanız diye buraya da yazıyorum:

“Girmiş olduğunuz internet sitesi Bankamıza aittir; ancak kullanılmamaktadır. Bankamız internet sitesine ulaşmak için lütfen “www.isbank.com.tr” adresini kullanınız.”

Evet, işte böyle. Benim nereye gitmek istediğim belli, ama İş Bankası bunu engellemek için elinden geleni yapıyor. Koca bankada kimsenin aklına www.isbank.com adresini www.isbank.com.tr adresine otomatik yönlendirme koymak gelmemiş. Üstelik sayfa içinden de web adreslerine bağlantı verilmemiş durumda. Yani tek seçeneğiniz bu adresi tekrar web tarayıcınıza yazmak.

Bunun üstüne daha fazla da söz söyleyecek halim kalmadı artık.

Tag: , , ,

Deneme boyu ambalajlı ürünler

Yurtdışında çok kullanılan, ama bizde pek rastlayamadığımız bir uygulama “deneme boyu olarak ambalajlanmış ürünler”. ABD ve Avrupa’da marketlerde bir çok ürünün deneme boyları bulunmakta. Böylece müşteriler satınalmakta tereddüt ettikleri ürünleri daha kolay şekilde deneyebiliyorlar. Mesela deneme şansım olsa, sürekli kullandığım bir şampuandan daha çok seveceğim bir şampuana rastlama ihtimalim yüksek, ama bunun için her seferinde farklı ürünlere para harcamak ve memnun kalmadıklarımı ziyan etmek riskine de katlanmak istemem. Bunun için, marketlerde bu ürünlerin çok küçük ve buna göre fiyatlandırılmış ambalajları olsa, her birinden satınalıp denemek beni çok da rahatsız etmez.

Kozmetik ürünler dışında, mesela zeytinyağları ve şaraplar için düşünülebilecek bir uygulama bu. Pek çok şarabı ve zetinyağını denemek istememe rağmen, tam boy ürünle bunu yapmayı pek de istemiyorum. Hatta, ben bu ürünlerin üreticisi olsam, her çeşidimden bir tane küçük ambalaj barındıran bir deneme kitini de piyasaya sürerim.

Düşük gelirliler için de bir deneme şansı
Ayrıca, bu uygulama, parası yetmediği için tam boy ürün satın alamayanlara da bu ürünleri deneme ve az da olsa kullanma fırsatı verecektir. Bu konuda sanırım P&G’nin Hindistan satışları ile ilgili bir yazı okumuştum. Bu ülkede bir çok kişinin gelir düzeyi çok düşük olduğu için, büyük ambalajlar yerine, batı ülkerinde alışık olmadığımız küçük ambalajlar ile satışların büyük çoğunluğu gerçekleşmekteymiş. Tüketiciler de, her ne kadar yoksul bir hayat yaşasalar da, bazı ürünleri arasıra kullanma şansı elde ediyorlarmış bu şekilde.

Tag: , , , ,

Ambalajınız iyi mi?

Selim beyin blogunu okurken (link), aklımdan geçen bir konuya onun da değindiğini gördüm. Bu konu, ülkemizde ürün ambalajlarına genellikle yeterince önem verilmemesi. Ürün geliştirme ve tanıtımı için çok büyük bütçeler ayıran ve çalışan kurumlar, iş ürünlerini paketlemeye gelince, nedense aynı özeni göstermiyorlar. Ürün ambalajı daha çok ürünü tüketiciye ulaşıncaya kadar korumakla görevli bir aksesuar olarak algılanıyor. Aslında ambalajın, ürünün bir parçası olduğu unutuluyor.

Üstün ürünün, komik ambalajı!
Bununla ilgili bana çok komik (trajik) gelen bir örneği size hatırlatmak istiyorum. Arçelik’in bir dönem yayınlanan Orbital tipi, ‘çok yüksek teknoloji’ ürünü buzdolabının reklamı vardı. Bu reklamda, buzdolabı, ‘potansiyel müşteri!’ evhanımlarının önünde, ambalajı açılarak lanse edilmekteydi. Ancak, işin komik tarafı, buzdolabı ne kadar parlatılmış olsa da, ambalaj kartonunun komikliğiydi. Anlaşılan o ki, ambalaj o kadar zavallı durumdaydı ki, reklam ajansı bile onu adam edememişti!

Ambalajın fonksiyonları
Aklıma gelen temel fonksiyonlar aşağıdaki gibi sayılabilir:

  • Ürünü müşteriye ulaşıncaya kadar korumak
  • Ürünü müşteri satın almadan önce bilgi aktarmak
  • Ürünün müşteri tarafından, diğer benzer ürünlerden en kısa sürede ayrıştırılabilmesini sağlamak
  • Ürünün, diğer şirket ürünleri ile aynı aileden olduğu izlenimini oluşturmak
  • Ürünün müşteri tarafından saklanmasını kolaylaştırmak
  • Ürünün ait olduğu şirkete ait kurumsal kimliğini yansıtmak, müşteri tarafındaki kalite algısını güçlendirmek
  • Müşteri tarafından satın alma kararının verilmesini kolaylaştırmak

Görüldüğü üzere, ambalajın tek görevi, ürünü korumak değil. Yukarıdaki fonksiyonların hepsini, her ambalajın da gerçekleştirmesi önemli olmayabilir. Ancak, önemli olan, o ürününü, potansiyel kullanıcılarının ihtiyaçları ve beklentilerine göre, en uygun ambalaj tasarımının gerçekleştirilmesi.

Bir çok ürünün, sadece ambalaj tasarım ve uygulamasındaki başarıları ile rakiplerine göre önemli avantaj elde ettiklerini unutmamak gerekmekte. Nasıl ki ‘ye kürküm, ye ‘ şeklinde bir söz vardır, aynı durum burada da geçerli.

Tag: , , ,

Esprili Reklamlar

Dün Reader’s Digest’de rastladığım iki reklam, bana esprili reklamların kimi durumda pozitif etki yaratabilecekken, bazen de negatif etkisi olabileceğini düşündürdü. İşte biri negatif, diğeri ise pozitif etkisi olduğunu düşündüğüm iki reklam:


New All-Bran Yogurt Bites makes things easier to digest“, yani
Yeni All-Bran Yogurt Bites, hazmı kolaylaştırır

Örnekte 362 USD’lik bir faturanın, All-Bran sayesinde daha kolay hazmedileceği esprili şekilde ifade edilmekte. Bu ilk anda komik gibi gözükse de, günlük hayatta gerçekten bu faturaları nasıl ödeyeceğini düşünen insanlara, bu reklam ile mevcut endişeleri hatırlatılmakta, belki de reklama bakanlar, bu sıkıntılarını hatırlayarak, bir an önce sayfadan ayrılmaya çalışmaktalar. Basit bir espri yapayım derken, hedef kitlemizi de en derinden rahatsız etmiş oluyoruz, reklam fayda yerine belki de zarar vermekte.


We Love Vegeterians – More Beef For Us“, yani
Vejetaryenleri Seviyoruz – Bize Daha Çok Sığır Eti Kalıyor

Bu reklam ise, Amerikan Sığır Eti Üreticileri Birliği tarafından verilmiş. Reklam, herkesin “kırmızı etten kaçının, beyaz et yiyin” dediği bir dönemde, esprili şekilde vejetayenlere taş atmakta. Burada, sığır etini seven ama, hergün sığır etinin zararlarını dinleyen hedef kitleyi, biraz olsun rahatlatacak bir strateji izlenmiş. Bence pozitif etki yaratıyor ve hedef kitleyi gerçekten gülümsetiyor. Görsel olarak da, insanı cezbedici ve tüketime teşvik eden bir etki yaratmayı başarıyor. Bence çok başarılı.

Kısacası, esprili reklam yapmak değil, esprinin amacınıza yönelik ve reklamın çalışmasını rağlaması önemli.

Tag: , , , ,