O poşete gerçekten ihtiyacınız var mı?


Günlük olarak kullandığımız alışveriş poşetlerinin çevreye verdiği zarar artık inanılmaz boyutlara ulaşmış durumda. Yaptığımız alışverişler esnasında hiç düşünmeden kabul ettiğimiz poşetleri, çoğu durumda da ihtiyacımız olmamasına rağmen kabul ediyoruz.

Kitapçıdan aldığınız, zaten poşet içerisinde yer alan o dergiyi, çantamıza kolayca atabilecekken, kasada tekrar poşete konarak verilmesi bizi rahatsız etmiyor, belki üzerinde düşünmüyoruz bile. Markette, alışverişimizi 4-5 tane poşete dolduruveriyoruz, yanımızda taşıyacağımız dayanıklı bir torbayı kullanmak aklımıza gelmiyor.

Neden?
Çünkü hayatımızın içine o kadar girmiş ki bu ürün, artık onu görmüyoruz bile. Al, poşete konsun, eve getir, poşeti çöpe at! Ondan sonrası bizi ilgilendirmiyor. Ama nereye gidiyor bu poşetler? Hepsi çöplüklere, sokaklara ve denizlere saçılıyorlar. Sonra ne mi oluyor? Poşetlerin yapıldığı polietilen malzemesinin doğada tam olarak çözünmesi binlerce senede gerçekleştiği için, çözünme gerçekleşmeden bu poşetler parçalanıyor, gittikçe daha küçük parçalar halinde denizlerimize, toprağımıza karışıyorlar. Mikroskopik boyuta gelse de, bu parçaların kimyasal yapıları değişmiyor ve en sonunda, bizim besin zincirimize geriyorlar. Yediğimiz balıkların vücutlarına giriyorlar, ve sonunda bizim vücudumuza.

Dünya denizlerinin en ücra köşelerinden alınan balık örneklerinde bile bu plastik parçalarına rastlanmış. Bu maddenin kanserojen olduğunu söylemeye gerek yok sanırım, zaten tahmin etmişsinizdir.

Düşünün!
O yüzden artık düşünün, aldığınız her poşete gerçekten ihtiyacınız var mı? Ben şöyle yapıyorum; artık kitap ve dergi için poşet kabul etmiyorum, onun yerine her zaman yanımda olan sırt çantama atıveriyorum bu ürünleri. Benzer şekilde çantamda problemsiz taşıyacağım hiçbir ürün için artık poşet kullanmıyorum.


Market alışverişlerinde ise, yanımda taşıdığım dev IKEA torbasını kullanıyorum. Kasiyerler genellikle çok şaşırıyor, neden diye sorduklarında başlıyorum hikayeyi anlatmaya. Sonra onlar da “keşke herkes kendi torbasını kullansa” diyor.

Yasal düzenleme şart.
Dünyada bir çok ülke alışveriş poşetlerinin kullanımı ile ilgili sınırlama gertirmeye çalışıyor. Mesela Çin bu konuda bir kanun çıkartmış duyduğum kadarıyla. Geçen sene İsviçre’ye gitmiştim, Migros mağazalarında plastik poşet verilmiyor müşterilere. Eğer isterseniz, kağıt poşetleri ücretini ödeyerek satın alabiliyorsunuz. Sanırım onlarda da kanuni bir düzenleme var. İyi niyetli bireylerin alacağı tedbirleri özendirmek için, kullanımı sınırlayıcı ve/veya kullanmamayı teşvik edici önlemler almak gerekmekte.


Çöp torbaları için çevreci çözümler var.

Alışveriş poşetleri bir yana, mecburen çöp torbalarını kullanmamız gerekiyor. Bu konuda Korozo doğada kısa sürede çözünebilen poşetleri üretmeye başladı (http://www.koroplast.com/index.php?mid=177). Ben biraz daha pahalı olmalarına rağmen bu poşetleri satın alıyorum. Poşetler, güneş ışığı ve diğer dış etkenlerle karşılaştığında, 12-24 ay arası sürede doğada çözünüyorlar. Mecburen kullandığımız plastik poşet ve ürünleri için böyle bir çözüm bulunmuş olması çok güzel.

19 litrelik kullan-at PET şişe

Son zamanlarda etrafta 19 litrelik kullan-at tipi su damacanaları gözükmeye başladı. Geçtiğimiz gün, bir gazetede bununla ilgili bir su markasının reklamını da gördüm. Müşteriye rahatlık diye sunulan bu yeni ambalaj tipi, çevre kirliliğine inanılmaz katkıda bulunacak.

En basit ihtiyaçlarımızı karşılamak için, çevre üzerinde bu kadar baskı yaratan ambalaj malzemeleri kullanılması, artık akıl ve mantık sınırlarını zorluyor. Evlere servis yapılan ve dayanıklı polikarbonat damacanalar yüzlerce kere aynı amaçla kullanılabilirken, çok miktarda plastiğin bir kerede doğaya fırlatılıp atılması ile sonuçlanan bu yeni ambalaj tipinin sağlayacağı fayda ne olacak? Su şirketinin damacanaları toplayıp, yeniden doldurması zahmetinden mi kurtaracak bizi?

Tüketici olarak aşırı ambalajlanmış ürünlerden kaçınmamız gerektiğini düşünüyorum. Biz çocukken anne-babamızla pazara çıktığımızda, herkes kendi pazar filesini yanında getirir ve aldığı meyve/sebzeyi bu filelerle evine taşırdı. Şimdi baktığımızda, en basit market alışverişimizin sonucunda, onlarca plastik poşet çöpe atılıyor. Yediğimiz her meyvalı yoğurdun plastik kabı çöpe atılıyor. Her plastik kola şişesi çöpe atılıyor. Her “fast food” öğününden sonra çöpe atılanları düşünün…

Her gün çöpe attıktan sonra üzerinde bir daha düşünmediğimiz bu maddelerin, çok küçük bir bölümü geridönüşüm işlemleri ile tekrar kullanıma kazandırılıyor, ancak çok büyük bir bölümü de, doğaya; toprağa ve suya karışıyor. Plastik maddelerin doğada ve suda tam çözünmesi yüzlerce yıl aldığı için de, doğada dolaşan bu plastik maddeler, binlerce küçük parçaya ayrıldıktan sonra, besin zincirinin en altında yer alan canlılarının bile vücuduna molekül boyutunda girmeye başlıyor. Devamında da, biz insanların tükettiği besinlerin içine kadar ulaşıyor.

Olayın vahametini anlatabilmek için, bir kaç rakam ve bilgi vermekte fayda var: Sadece 1 adet 1 litrelik plastik şişenin, ayrıştığı en küçük parçaları, dünyanın bütün sahillerinde her mil başına bir parça düşecek şekilde kirlilik yaratabiliyor. Kuzey Denizi’nde yapılan bir araştırmada, kilometrekare başına 110 parça plastik atığı bulunmuş. Buradan hesapla, Kuzey Denizi’ndeki toplam platik atığının 600.000 ton olduğu hesaplanıyor. Bu, deniz altındaki yaşam üzerinde, geri döndürülemez etkiler yapacak bir kirlilik.

Artık tüketiciler olarak, tüketirken çöp üretmek, özellikle de organik olmayan, doğada çözünemeyen tipte çöp üretmek alışkanlığından vaz geçmemiz gerekiyor. Alışverişlerimizde alacağımız basit kararlar ile, çevreyi daha az kirleten ürünleri tercih etmek mümkün. Üreticilerin de, biz tüketicilerin daha az tercih ettiği ambalaj tiplerini kullanmaya devam edemeyeceklerini unutmayın.

Çok uzak olmayan bir gelecekte, dünya üzerindeki en büyük problemlerden biri temiz su kaynaklarına ulaşmak olacak. Çünkü, her gün daha fazla çöpün doğaya karıştığı dünyada, artık gerçek anlamda temiz su kaynağı bulmak her geçen gün zorlaşmakta. Temiz su kaynaklarının tükenmesinin etkisi, tahmin edebileceğimizin çok daha büyük küresel sorunlara ve türlerin yok oluşuna sebep olacak.

Çok karamsar gibi gözüken bu tablo, aslında dünyadaki mevcut tüketici alışkanlıklarının değiştirilmemesi durumunda çok kısa sürede yaşanacalardan başka bir şey değil. Bizlerin, yani bütün dünya vatandaşarının, yaşayabileceğimiz tek dünyanın bu olduğu bilinci ile hareket etmeye başlamasının vakti geldi de geçiyor.

İlgili yazılar:
– The trash vortex
– Tips for Living Green
– Reduce, Reuse, Recycle
– Green tips for everyday
– Çevre Kirliliği
– Doğada Çözünebilen Su Şişesi

Tag: , , ,