Bilge Ferrari’sini neden sattı?

Haftasonu İstanbul trafiğinde sıkışmış vaziyette ilerlerken, yanımızdan bir Ferrari geçti, o da hepimiz gibi milim milim ilerleyen trafiğin içinde homurdanıyordu. Aynı anda eşimle birbirimize bakıp gülümsemiştik, ikimiz de o anda aynı şeyi düşünmüştük: “İstanbul trafiğinde bütün otomobiller eşit, yüzbinlerce dolar vererek Ferrari bile alsan bu trafikten kurtulamazsın!”

Evet, durum bu olmasına, şehiriçi trafikte genellikle 50km/s üzeri hıza çıkılamamasına rağmen, etrafınıza baktığınızda gördüğünüz otomobillerin ortalama gücü 100 beygirin üzerinde. Şehiriçinde, ortalama 1-2 kişiyi, 50km/s civarında bir hızda taşımak için, sizce de 100 beygir ve 1 tondan daha ağır bir otomobile ihtiyacımız var mı? Benim bir mühendis olarak tahminime göre, çok küçük dizel motora sahip, 10-20 beygir arasında, daha küçük, belki de bizim alışık olduğumuzdan çok daha farklı formattaki otomobillerle şehiriçi ulaşım gerçekleştirilebilir. Üstelik bu araçların öyle lüks falan olması da çok önemli değil, mühim olan bizi istediğimiz yere, güvenli şekilde ulaştırsınlar.

Volkswagen 1 litre otomobili
Aslında, benim bu düşündüğüme yakın bir otomobilin konsept tasarımını geçtiğimiz yıllarda Volkswagen yapmıştı. İki kişilik bu otomobil, 1 litre dizel yakıt ile, 100 km yol katedecek şekilde tasarlanmıştı. Araç 300cc’lik ve 8.5 beygirlik bir motora sahip. Üretimi konusunda ne düşünülüyor bilmiyorum ama, ben bu tip otomobillerin, şehiriçinde kullanımının yaygınlaştığını hayal etmeden duramıyorum. Etrafımızda gezinen 5000cc’lik, 250-300 beygirlik arazi taşıtları yerine, bu küçük ve insana çok daha az rahatsızlık veren araçların yaygınlaşmasını çok isterdim. Bizim ülkemiz için biraz uzak bir hayal gibi de gözükse, Avrupa ülkelerinde yaygınlaşması çok zor olmayacak bir uygulama bu. Tabii ki, bununla ilgili olarak şehir planlamacıların önemli değişiklikler yapması lazım. Ama dediğim gibi, bence Batı Avrupalılar bunu hızlı şekilde gerçeğe dönüştürebilecek toplumsal ve teknolojik görgüye sahipler.

Üreticiler ve Toplum
Böyle bir dönüşümün gerçekleşmesindeki önemli engellerden biri de, üreticilerin, bu tip otomobillerin yaygınlaşması ile ilgili çekingenlikleri olabilir. İnsanların, eskisine göre çok daha küçük ve güçsüz bir motora sahip bir araca daha az bedel ödemek isteyecekleri, bu nedenle de, karlılıkta da dolaylı bir düşüş olabileceğini düşünerek, üreticiler bu tip ürünleri geri planda tutabilirler. Ayrıca, toplumsal önyargıların da (küçük otomobilin güvensiz olacağı, statü sembollüğü v.b.) aşılması gerekmekte. Ülke ve şehir yöneticilerinin, bu tip dönüşümü destekleyecek ve teşvik edecek önlemleri alması mutlaka gerekmekte.

Bu arada, yazıyı yazarken Internet’te VW’nin 1 litre otomobili ile ilgili biraz daha araştırma yaptım ve bu projenin rafa kaldırıldığını öğrendim (bilgi için tıklayın). Sebepse, üretim maliyetinin kullanılan magnezyum şasi ve karbon elyafı gibi teknolojik malzemelerden dolayı yüksek çıkması. Bana bu biraz uydurma bir sebep gibi geldi. O zaman, arabayı magnezyumdan yapma, biraz daha ağır olsun da 100 km’de 2 litre dizel yakıt tüketsin! Sanki şu anda yollarda bu tüketim değerine yaklaşabilen bir araç var mı ki? Bence asıl sebep, üreticinin bu ürünün satış tahminlerini düşük görmesi, mevcut işine etkisinin ne olacağını bilememesi ve sosyal olarak kabul ettirmek için uğraşmak istememesi. Kısacası VW kolaya kaçıyor, diğer hantal otomobil üreticileri gibi, bugünkü karına bakıyor ve bu alanda öncü olma şansını kaybediyor.

Bilgenin Ferrari’sini satma sebebi farklı da olsa, şimdilik trafikten kurtulmanın yolu, bilge gibi Ferrari’nden ve belki de bu şehirden vazgeçebilmek değil mi? (Sanırım yakında İstanbul’dan taşınıp felsefe yazılarına geçiş yapacağım :-))

VW 1litre ile iligli linkler: Canadian Driver Sayfası, VW İngiltere Sayfası

Tag: , ,

Bilge Ferrari’sini neden sattı?” için 2 yorum

  1. *MaP
    [Çevreci otomobiller, pazara giriyor gibi görünse de bu henüz uzak bir ihtimal. Bunda insanların değil şirketlerin rolü büyük. Petrol satan ülkelerin ve araç üreticilerinin alternatif yakıtlı arabalara geçmeleri zaman alabilir…]

  2. Sokak arasında da, TEM’de de 120 km hızla giden “insan görünümlü domuzlar” olduktan sonra VW bu arabaları bedavaya verse bile, bu algıya sahip insanların gidip o araçları “Doğan görünümlü 1 litre” haline sokacakları sanayi siteleri her daim olacaktır.

    Ben, yerin altına dev mıknatıslar yerleştirmek suretiyle araçları yavaş gitmek zorunda bırakan bir proje geliştirilmesini önereyim bari. Atın ölümü arpadan olsun algısına sahip olanlar yüzünden, yakında arpa tarlası bile kalmayabilir…

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir