Örümcek Adam’ın Siyah Kostümü ve Film Endüstrisi!


Dün haberlerde Örümcek Adam’ın yeni çekilen üçüncü bölümünde, ünlü kahramanın siyah bir kostüme sahip olacağını duydum. Hemen aklıma bunun nedeninin ne olabileceği geldi. Açıkçası Örümcek Adam fanatiği değilim ve orjinal kitaplarda böyle bir kostüm var mıydı bilmiyorum, ama bir arkadaşım, siyah kostümün orjinal kitaplarda da yer aldığından bahsetti.

Filmlere bağlı satış
Bana göreyse bu durum, ünlü kahramanın hayranı olan çocuklara daha fazla Örümcek Adam kostümü ve oyuncağı satmak için yapılmış bir hareket. Zaten yaklaşık son 10-15 senedir, bu konuda çocukların zaafiyeti sonuna kadar kullanılmakta. Yeni bir film vizyona girer firmez, hemen oyuncak mağazalarında o filme ait kahramanların oyuncakları v.b.nin satışı başlamakta. Genellikle ne pahalı, ne ucuz olan bu oyuncaklarsa, anne ve babaların çocuklarının dırdırından bir an önce kurtulabilmeleri için, ilk fırsatta alınmakta. Ancak, piyasada satılan bu küçük oyuncakların, ortalama 10-15 YTL’den satılması durumunda bile, bu ürünleri Çin’de tanesi belki 3-5 sente yaptırtan lisans sahibi kurumlara, belki de filmin karına yakın kar sağladıklarını düşünmek yanlış olmuyor.

İşte bu sebeple, Örümcek Adam’ın yöneticileri de Siyah/Kırmızı kostüm ve oyuncakların satışının 2. filmle birlikte pek de fazla artmadığını görmüş olmalılar ki, 3. filmde bu gelirleri garantiye alacak bir hareket yapma ihtiyacı duydular.

Film Endüstrisi!
Evet, ne yazık ki, film yapımı bir endüstri. Özellikle de ABD kaynaklı filmlerin, artık tamamen ticari kriterlere göre hazırlandığı görülmekte. Yani kar maksimizasyonu, yapılan her filmde ilk düşünülen konu olmakta. Bana göreyse, bir çok sanat dalı gibi, sinema sanatının başarılı yapımlar çıkartabilmesi için, ticari kaygıların daha geri planda olması gerekiyor. Filmlerden kar edilmesin demiyorum, ama sadece karın maksimizasyonu düşünülerek gerçekleştirilen filmler, bir süre sonra kabak tadı vermeye başlıyor. Artık çoğu film, sadece görsel efektler ve aksiyon sahneleri için seyredilkmekte. 18-35 yaş arasında ve ABD’li ortalama tüketici gözönüne alınarak yapılan filmlerin çoğu, artık doğal olarak bana hiç hitap etmiyor. Zayıf senaryolu, büyük bütçeli, bol reklamlı fimlerden artık kaçar oldum. Ne zaman bir filmin çok reklamı yapılsa, ona çok şüphe ile yaklaşmaya başladım.

ve Sinema Sanatı
Artık ABD’li filmlerin %95’ini sinema sanatına dahil olarak görmüyorum. Her zaman için Avrupa filmlerini ABD filmlerine tercih etmişimdir. Ama son dönemde, artık bu eğilimim daha da yoğunlaştı. Ayrıca, film yapımına henüz bir endüstri olarak bakmayan, hala sanat için film yapmaya çalışan (belki de kendilerini ıspatlamak için) uzakdoğulu yapımcıların filmleri son dönemde bana büyük zevk vermekte (dövüş sanatları filmlerinden bahsetmiyorum :-)) Özellikle Japon ve Kore’li yapımcıların son dönemde çok başarılı filmlerini izledim. Bunlardan ilk aklıma gelen Chan-woo Park‘ın yönettiği Oldboy. Biraz şiddet içerse de, büyük bütçeli, içeriği zayıf ABD filmlerinin tersine, güçlü bir senaryoya sahip. Benzer başka bir film de Ji-woon Kim tarafından yönetilen “A Tale Of Two Sisters“, sonuna kadar merak ile izlemeye devam ediyorsunuz. Aslında benzer çok film var ama, şu anda aklıma gelenler bunlar. Eğer bol aksiyona değil de, sinema sanatına meraklıysanız, size de uzakdoğu sinemasını incelemenizi tavsiye ederim.

Tag: , , , ,

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir