Rekabet üzerine – 2

Dünkü yazımda piyasalardaki aşırı rekabetin uzun vadede müşteri zararına sonuç doğurabileceğinden bahsetmiş ve bir süre sonra bütün malların harcıalem mal durumuna gelip gelmeyeceğini sorgulamıştım. Yazıma gelen yorumlar üzerine, ben de bu konudaki diğer düşüncelerim ile devam etmek istedim.

Aşırı rekabet ortamında, müşterinin de çıkarlarını koruyarak başarılı olunabilir mi?
Aslında şirketlerin öncelikli amacı müşterinin çıkarını korumak gibi gözükmese de, her şirketin uzun vadeli hedefinin kar ve/veya şirket değerinin maksimizasyonu olduğu düşünülürse, şirketlerin bu amaçlarına ulaşmak için müşteri çıkarlarını korumaları gereken durumlar olabileceği fikrindeyim. Müşteri sadakati elde edemeyen kurumların, başarılarının uzun vadeli olabileceğini zannetmiyorum.

Fark yaratmak
Aşırı rekabet altındaki piyasalarda, fark yaratmak çok daha fazla önem kazanıyor. Akıllı şirketler, ürünleri temelde aynı ve rakipleri ile maliyetleri aynı bile olsa, fark yaratmanın yolunu bulabiliyorlar. Böylece, müşteriyi daha fazla para ödemeye ikna edebiliyorlar. Fazladan ödenen paranın çok fazla olması da gerekmiyor. Bir şirketin rakiplerine fark atacak ar-ge çalışmaları yapabilmesi için cirosunda %2-3lük artış yapması yeterli olabiliyor. Yaratılan farkın elle tutulur olması da gerekmiyor, mühim olan müşteri gözünde farklı algılanmak için gerekli formülü bulmak. Her sektörde bu formül farklı araçları/yaklaşımları içerebilir, ama bence burada en önemli konu, müşteri gözü ile konuya yaklaşmak, müşteri için çözüm üretmek ve gerçekten iyi ürünler üretmek. Yaratılan bu fark sayesinde, uzun vadede daha iyi ürünler üretmek için gerekli finansmanı sağlayabiliyorsunuz. Tabi, burada bahsedilenleri yapmak söylendiği kadar kolay değil, ve rastlantı sonucunda elde edilme ihtimali pek yok. Bunun için, orta ve uzun vadeli müşteri/piyasa trendlerini çok iyi analiz ederek, kaynaklarınızı en verimli şekilde değerlendirebilmeniz gerekmekte.

Çin Malları
Çin mallı ürünler, bütün dünya piyasaları için bir tehdit olma özelliğine sahip. Çin’in bu kadar ucuza bu malları üretebilmesinin arkasındaki sebepler çok çeşitli, ancak, sonuç olarak bütün piyasalar bundan etkileniyorlar. Uzun vadede Çin’in bu üretim maliyeti avantajını ne kadar sürdürebileceği önemli bir soru işareti. Müşteri sadakati sağlayamamış markaların, müşterilerini Çin malı ürünlere kaptırmaları çok daha kolay. Ayrıca, birçok Batılı markanın, kendi ülkelerinde üretimi sonlandırıp, Çin’e kaydırması, üretim maliyeti avantajını kullanmanın güzel bir yolu. Tabi bunun yarattığı istihdam problemi ayrı bir konu. Bu konu çok detaylı incelenmesi gerektiği için, fazla uzatmıyorum.

Kullan/At Yaşam Tarzı
Gelen yorumlarda, günümüz yaşam tarzının gittikçe müşteriyi kullan/at felsefesine yönlendirdiği, müşterilerin bir ürünü zaten uzun süre kullanmak istemedikleri, dolayısı ile zaten dayanıklı ürünlere ihtiyaç olmadığı şeklinde ifadeler mevcut. Söylenenler pratikte doğru bile olsa ve piyasa ekonomisi bunu gerektirse de, bu yaşam tarzını desteklemenin önemli mahzurları var. Bunlardan en önemlisi, bu yaşam tarzının aslında sürdürülebilir bir yaşam tarzı olmamasından kaynaklanıyor. Şu an için ABD ve Avrupa ülkelerinin yaşam tarzı ile ortaya çıkan bu akım, aslında diğer dünya ülekelerinin aynı yaşam tarzına yönlenmesi ile, dünya kaynaklarını inanılmaz boyutlarda zorlar hale gelecek. Buna ilave olarak, kaynak problemi aşılsa bile, çevre kirliliği ve iklim değişikliği gibi sonuçlar, insanları uzun vadede kullan/at tipi yaşamı terk etmeye zorlayacak. Kısacası, kullan/at tipi ürünler, uzun vadede geçerliliğini kaybedebilir.

Aşırı rekabette fark yaratanlar
Aşırı rekabete maruz olan cep telefonu piyasasına baktığımızda, birçok markanın çok hızlı şekilde inip-çıktığını görüyoruz. Bu alanda fark yaratmayı başarmış olan en önemli marka Nokia olarak ortaya çıkıyor. Sebebine baktığımızdaysa, her zaman yenilikçi olmasına rağmen, aynı zamanda müşteri ihtiyaçlarına en uygun ürün olma yapısını koruduğunu görüyoruz. Bir çok Nokia müşterisi, satın aldıkları ürün temelde aynı fonksiyona yönelik bile olsa, kullanım kolaylığı, marka imajı v.b. gibi sebeplerden önemli bir fiyat farkını ödemeye razı olup, markaya sadık kalmayı tercih ediyor. Dönemsel olarak başarılı olan Ericsson, Siemens, Motorola gibi markaları ise, bu başarılarını sürdürmekte zorlandığını görüyoruz.

Tag: , , ,

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir