Amiga , Apple ve Microsoft


Bundan 15 yıl kadar öncesinde, daha bugünkü PC ve Windows’un neredeyse adı bile yokken, Amiga adında harika bir bilgisayar vardı. O zamanki PC’ler daha “bip” sesini bile zor çıkartırken, 8 kanal ses ve yüksek kalitede grafik arayüzü ile, o zamanın şartları için inanılmaz bir bilgisayardı. Gerçekten de, şimdi çalıştığımız gigabayt kapasitelerine baktığımızda, Amiga çok benzer işleri, 512KB RAM ve 3,5 inç disketten yüklediği işletim sistemi ile gerçekleştirebiliyordu. Yani Amiga’nın bir sabit diski bile yoktu! Amiga gücünü, o zaman daha başka kimsenin düşünememiş olduğu, 3 ayrı mikroişlemciye sahip olmaktan alıyordu. Amiga’da o zaman, ses, görüntü ve matematik işlemler için ayrı ayrı çalışan özel mikroişlemciler mevcuttu. Bu sayede, o zaman sadece 512KB içinde bile “multitasking” gerçekleştirebiliyordunuz.

Bu harika bilgisayar, o zamanki gençliğin en gelişmiş oyun makinasıydı ve özellikle o dönemde ortaokul/lise çağlarında bu bilgisayarı anne/babasına aldırtabilmiş olanlar, gerçekten de şanslı insanlardı. Amiga, benim de ikinci bilgisayarımdı. Daha öncesinde bir efsanevi ZX Spectrum’um vardı. Amiga’yı uzun süre, daha çok oyun amacı ile, zevkle kullandım.

Fakat, o dönem için efsanevi olarak nitelenen bu makine, kısa süre içinde, PC’nin ve Apple’ın hızlı yükselişi arasında tarih oldu. Ne olmuştu?

Farklı İş Stratejisi
Amiga işletim sistemi ile çalışan bilgisayarları, sadece Amiga üretebiliyordu. Yani Amiga platformunu kullanmak isteyen kişi, hem donanım, hem de işletim sistemi için sadece Amiga şirketinin ürettiği ürünleri kullanmak zorunda kalıyordu. Bu durumda, sadece oyun ve bazı program üreticileri Amiga platformu için yazılım geliştirmekteydi. Aslında, bu stratejiye benzer bir stratejiyi, Apple da uygulamaktaydı ve Amiga’ya oranla çok daha başarılı olmuştu.

Microsoft farkı
Bugün büyük güç durumuna gelmiş olan Microsoft’a baktığımızda ise, gerçek değerin yaratılan fikirlere dayalı katma değer olduğunu çok önceden anlamış bir strateji görüyoruz. 1990’lara kadar, elle tutulabilen ürünleri üretmek önemliydi ve bu işleri yapan şirketler ciddi karlar elde ediyorlardı. Ancak, 90’lardan sonra, gelişen teknoloji ile, iyi üretim yapmak neredeyse standart bir uygulama oldu ve yeni fikirler değer kazanmaya başladı. Çünkü artık sizin düşündüğünüz malı üretecek binlerce üretici hazır kapasite ile beklemekteydi, bu üretime değer katan ise, yeni fikirlerdi. İşte Microsoft, donanıma değil de, donanım üzerinde çalışacak fikirlere ve kullanıcı odaklılığa yatırım yaparak ve bunu çok iyi iş/pazarlama stratejileri ile birleştirerek başarıya ulaştı.

Ve Apple
Apple, ise Amiga’ya çok yakın bir strateji seçmesine rağmen nasıl başarılı oldu? Aslında, Apple da, çok kısa bir süre dışında, kendi donanımını üreten (veya kendi adına ürettiren) ve kendi işletim sistemini üreten bir şirketti. Apple da bu nedenle çok zor dönemler geçirdi, ama, 90’ların sonundaki bazı başarılı manevralar sayesinde, Apple adını hala duyabiliyoruz. Buradaki en önemli stratejik özellikle şunlardı:

  • Apple, hiçbir zaman kendi cihazlarını müşteri gözünde donanım/yazılım gibi ayrı ayrı algılatmadı. Genellikle, bir Apple aldığınızda, kendi kullanım amacınıza en uygun önceden yüklenmiş yazılımları da birlikte alıyordunuz. Üstelik bu yazılımlar, Apple’ın sıkı denetiminden geçmiş yazılımlardı. Kısacası, Apple alanlar, önce biraz fazla para verseler de, bir daha fazla yazılım yatırımı yapmadan işlerini uzun süre kotarabiliyorlardı.
  • Apple, iş dünyasında, özellikle çok fanatik kullanıcılar olan grafik tasarımcılar/matbaalar ve reklam ajanslarının kullanabileceği yazılım ve donanım özelliklerine yatırım yaptı. Bu sayede, 1 kere Apple kullanan bu fanatikler, bir daha asla PC’ye geçmeyi düşünmediler bile.
  • Apple, iMac tasarımı ile, bilgisayarı sadece bir iş/eğlence aracı olmaktan çıkarıp, bir moda, bir trend objesi haline getirdi. Belli bir dönem neredeyse iMac’i olmayanların “trendy” olması mümkün değildi 🙂 Şu anda da aynı stratejiyi, çok başarılı şekilde iPod ürününde uyguluyorlar ve birçok müşteri aynı özellikteki rakiplerine göre en az %50 yüksek ücretle bu ürünü satın almaya dünden razı.

Konumlandırmanın ve uygulamanın önemi
Bu üç hikayede, pazarlanacak ürünün stratejik iş planının önemini görüyoruz. Amiga’yı üretenler, sadece çok iyi bir ev bilgisayarı üretmek istediler ve bunu gerçekleştirdiler de. Ama iyi bir pazarlama planı olmadan, uzun vadede başarılı olamadılar. Amiga’nın pazar payı kaybetmesinin en önemli sebepleri aşağıdaki gibiydi;

  • Farklı donanım üreticilerine, lisanslı olarak üretim izni vermemesinden dolayı (veya lisans bedelini çok yüksek tutması) sektörde genel destek tabanı bulamadı.
  • Kendi platformu için üretilen yazılım çeşitliliğini ve kalitesini desteklemedi/denetlemedi. Bu nedenle, Amiga, bir türlü oyun bilgisayarı olmanın dışına çıkamadı. Amiga oyun üreticilerini de hiçbir zaman kendi platformunu kullanmaları için yeterince desteklemedi. Aslında birçok üreticide o anda büyük bir heves vardı.
  • Amiga’nın ne amaçla kullanılacağı konusunda müşterileri yeterince yönlendirmedi. Müşteriler buna kendileri karar vermek zorunda kaldılar.

Kısacası, Amiga, çok başarılı bir iş modeli olabilecekken, belirsiz stratejilerin kurbanı bir ürün ve iyi pazarlama stratejisinin ne kadar önemli olduğunun bir örneği oldu. Microsoft, müşteri odaklı, kolay kullanılan yazılım ürünleri ve çok iyi pazarlama stratejileri ile, büyük bir çoğunluğun neredeyse mecburi tercihi haline geldi. Apple ise, her zaman “niş” bir tüketiciye, net bir marka mesajı veren, komple ürün stratejisi ile bugünlere kadar geldi.

Amiga’nın detaylı ve ilginç hikayesini okumak için, tıklayın!

Amiga , Apple ve Microsoft” için bir yorum

  1. Commodore firmasının yükselişi ve düşüşü pazarlama stratejileri konusunda başlı başına bir tez konusu. 20 sene içerisinde hesap makinası üretin bir şirketin dünyanın en çok satan bilgisayarını üretmiş olması ve 1994 senesinde iflas açıklaması gerçekten ilginç.

    Amiga’nın başarısızlığını da Commodore’un çöküşünden ayrı düşünmek çok büyük bir hata olur. Öncelikle Amiga kullanıcıları işletim sistemine ayrıca bir ücret ödemiyorlardı. İşletim sistemi bilgisayarla beraber gelirdi ve kullanılırdı. Yeni işletim sistemine terfi etmek çok pahalıydı (bazı donanımlar da değişmeliydi) ve bunun yerine yeni bilgisayar almak daha mantıklı oluyordu. Fakat yeni bilgisayara terfi ettiğimizde eski oyunları oynayamıyorduk. Bu yüzden pek çok insan iki ayrı Amiga kullanıyordu. Pek çokları hiç terfi etmediler ve yıllarca aynı sistemi kullandılar.

    Amiga kullanıcıları Apple kullanıcılarından daha fanatiktiler. Öyle fanatiktiler ki Commodore’un iflasından 10 yıl sonra hala Amiga bilgisayarları için karlı olmasa da donanım üretiyorlar.

    Amiga’nın esas talihsizliği Commodore tarafından satın alınmasıydı. Kaldı ki şirketi Commodore almasa Atari alacaktı ki, bu gün Atari de iflas etmiş durumdadır. (Yeniden canlandı ama oyun üreticisi olarak.)

    Commodore Amiga’yı yeterince geliştiremedi. Orjinal Amiga 1000 çok iyidi. Amiga 500 sadece Amiga 1000’in iyileştirlmiş versiyonuydu ve dünyayı sarstı. Bir çok eve girdi. Fakat bunun arkasından gelen ürünler çok dengesizdi.

    Donanım olarak yetenekli olan A600’ün yazılım anlamında A500+’tan farkı yoktu. Zamanının en yetenekli grafik chipsetine sahip A1200’ün bu chipseti taşıyacak kapasitede bir işlemcisi yoktu. Bunlar çok büyük AR-GE hatalarıydı.

    Kurtarıcı olarak bakılan A4000’ün bile 80’lerin teknolojisini taşıyan A1000’in sıkı bir şekilde yamanmış versiyonundan farklı değildi.

    1994 senesinde Commodore şirketi yeni işlemciye geçişi sağlayacak AAA chipseti üzerinde çalışıyordu. 95 senesinde çıkacak yeni Amigalar (büyük ihtimalle A5000 ve A2400) yeni Chipset sayesinde Motorola yerine HP işlemci kullanacak ve 32 bit renk derinliğine sahip ilk masaüstü bilgisayarlar olacaklardır. Ancak bu planlar Commodore ile beraber battılar.

    Commodore’un çöküşüne bakmak gerekirse:

    * Commodore 64’ün başarısına çok güvenilmesi ve herkezin terkettiği 8-bit pazarında ürün geliştirmeye devam edilmesi
    * 8-bit pazarında gelişmiş bilgisayarlar üretmek ve 80’lerin başındaki CBM imajını kullanarak IBM uyumlularlarla rekabete girme hayline yatırılan paralar
    * Firmanın 8-bit, Amiga ve IBM uyumlu olarak üçe bölünmesi
    * Orjinal Amiga’nın üzerine tutarlı bir şey konulamaması
    * Amiga’da MS-DOS yazılımları çalıştırmak üzerinde gereksiz ve pahalı donanımlar üretilmesi/üretilmeye çalışılması
    * Commodore 64’un ucuz oyun bilgisayarı imajının Commodore PC (IBM uyumlu)’lara zarar vermesi
    * Commodore bilgisayarlar için ek donanım üreten firmalara çıkartılan zorluklar

    Bütün bunlar sonucu Commodore’un batması, Amiga’yı dibe sürüklemiştir. Commodore’dan sonra kimsenin AAA chipseti projesini tamamlayacak parası yoktu. Amigayı ilk satın alan Gateway’de yeni bir donanım geliştiremeden şirketi satınca, umutlar büs bütün suya düştü. Amiga malesef bu günkü, 90’ların başında yazılan sistem dosyalarını emülatör kullanıcılarına satarak para kazanmaya çalışan bir şirket durumuna düştü.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir